Haşere Hangi Hayvan?
Bir akşam, İstanbul’un gürültülü caddelerinde bir kafede otururken, Elif’in aklı karışıktı. Masanın diğer ucunda, hiç bitmeyen iş toplantıları, evdeki temizlik derdi ve hayatındaki karmaşa arasında sıkışıp kalan Tarık’a bakarak birden bir soru sormaya karar verdi: “Haşere dediğimizde tam olarak hangi hayvanı kastediyoruz? Hani, halk arasında hep ‘haşereler’ deriz ama ne olduğunu tam bilmiyorum.”
Tarık, bir an şaşkın bir şekilde Elif’e bakarak gülümsedi. “Bence haşere, zararlı olan her şey olabilir. Ama genelde insanlar sivrisinek, karasinek, pire, hamam böceği gibi zararlılarla ilişkilendiriyor bu kelimeyi.”
Elif biraz düşündü. “Evet, ama bunlar gerçekten ‘haşere’ midir? Yoksa sadece bizim rahatsız olduğumuz hayvanlar mı? Bir hayvan, sadece bizi rahatsız ettiği için mi haşere olarak adlandırılır?”
Bu soru, aslında toplumun haşerelere bakış açısını sorgulayan önemli bir noktaydı. İnsanlar, günlük yaşamlarında haşereleri sadece zararlılar olarak görüp küçümserlerken, ekosistemdeki rolünü göz ardı edebiliyorlar. Oysa haşereler, aslında doğanın işleyişinde çok kritik bir yere sahip olabilirler.
Haşere Nedir?
Verilere dayalı olarak söylemek gerekirse, haşere kelimesi, genellikle insanların yaşam alanlarında rahatsızlık yaratabilen, sağlığı tehdit eden veya hasara yol açan hayvanlar için kullanılan bir terimdir. Genellikle böcekler arasında sınıflandırılan haşereler, doğrudan zarar verme potansiyeline sahip canlılardır. Ancak bu, onların yalnızca olumsuz birer varlık oldukları anlamına gelmez.
Örneğin, sivrisineklerin çoğu türü insanlara zarar vermezken, bazıları zararlı hastalıkları taşıyabilir. Karasinekler de çoğu zaman yiyeceklerin üstünde göründüklerinde tiksinçtir, ama ekosistem için önemlidirler. Çünkü bu canlılar, ölü organik maddeleri parçalayan ve doğanın geri dönüşüm sistemine katkı sağlayan organizmalardır. Yani, ekosistemdeki bazı haşereler, sağlıklı bir çevrenin parçasıdır, ancak onları aynı zamanda insanlar için tehdit olarak algılarız.
Erkeklerin Stratejik ve Sonuç Odaklı Yaklaşımı
Tarık, Elif’in sorusuna daha analitik bir şekilde yaklaşarak, “Bence haşere, aslında sadece bir ‘sonuç’ meselesi,” dedi. “Mesela, bir hamam böceği evimize girdiğinde, çoğu insan için tek şey önemli olur: O böceğin bir an önce ortadan kaybolması. Stratejik olarak bakınca, haşerelerin varlığı, kesinlikle istenmeyen bir sonuç doğurur. Bu yüzden hemen çözüm ararız.”
Tarık, genellikle sorunları çözmeye yönelik pratik bir yaklaşım sergileyen biriydi. O, bir haşereyle karşılaşıldığında, bu durumu hızla ortadan kaldırmayı öncelik kabul ederdi. Onun için haşere, sadece bir tehdit, bir problem yaratıcıydı ve buna karşı ne yapılması gerektiği çok netti: Düşman belirlendi, çözüm bulundu.
Erkeklerin bu tür olaylarda daha stratejik düşündüğü ve duygusal değil, sonuç odaklı hareket ettiği bir gerçek. Çoğu erkek, karşılaştığı bir “problem”i çözmek için ne yapılması gerektiğine dair net bir yol haritası izler. Bu, haşerelere karşı kullanılan klasik yöntemleri de kapsar: böcek öldürücüler, tuzaklar veya profesyonel hizmetler.
Kadınların Duygusal ve Topluluk Odaklı Yaklaşımı
Elif, Tarık’ın bakış açısını dinledikten sonra, “Bence haşere yalnızca bir tehdit değil. Bir bakıma doğanın işleyişini ve dengenin korunmasını sağlayan canlılar da olabilir. Ben, hamam böceği ya da sivrisinek gibi şeyleri görmekten rahatsız oluyorum ama onlar da birer canlı,” dedi. “Düşünsene, onlar da bir yeri dolduruyorlar. Her şeyin bir rolü var.”
Kadınlar, genellikle duygusal bakış açıları ve topluluk ilişkileri üzerinden bir sorunu analiz ederler. Elif’in söylediklerinde, haşerelere karşı duyduğu tiksintinin ötesinde, onların ekosistem içindeki rollerini anlamaya yönelik bir empati vardı. Kadınlar, toplumun içinde yaşadıkları doğayı daha bütünsel bir şekilde görme eğilimindedirler. Bunu, çoğunlukla ilişkisel ve duygusal bir bakış açısıyla yaparlar.
Elif, hem insanları hem de doğayı dengeleyen bir perspektife sahipti. Bu yüzden de haşerelerin sadece rahatsız edici değil, aynı zamanda doğanın bir parçası olduklarına dair bir anlayış geliştirmeye çalışıyordu. “Belki de bir haşereyi tamamen öldürmek yerine, onlarla birlikte yaşamayı öğrenebiliriz,” dedi. “Belki biraz daha dikkatli olabiliriz. Evlerimize uygun ortamları sağlamazsak, onlar da daha az gelir.”
Haşereler ve Ekosistem
İlginçtir ki, haşerelerin sağladığı ekosistem hizmetleri çoğu zaman göz ardı edilir. Dünya çapında yapılan araştırmalar, haşerelerin tohumların yayılmasına yardımcı olduklarını, bazı bitkilerin döllenmesine katkı sağladıklarını ve hayvanların atıklarını parçaladıklarını ortaya koyuyor. Yani, zararlı oldukları düşünülen bu canlılar, aslında doğadaki dengeyi sürdürmeye yardımcı oluyor.
Siz Ne Düşünüyorsunuz?
Peki ya siz? Haşere denildiğinde aklınıza ilk hangi hayvan geliyor? Bunu sadece bir tehdit olarak mı görüyorsunuz, yoksa doğanın dengesindeki yerini de sorguluyor musunuz? Erkeklerin pratik ve çözüm odaklı, kadınların ise duygusal ve topluluk odaklı yaklaşımlarını göz önünde bulundurarak, haşereler hakkında nasıl düşünüyorsunuz? Yorumlarınızı paylaşarak bu konuda hep birlikte bir tartışma başlatalım.